GAVS VELİ-ÜL AZAM ABDULLAH HAZRETLERİ ''KS.''
  A) MÜSLÜMANLAR BİRLİK OLMALI
 

            İslâm'ın hakimiyeti için mümin kulların bir arada bulunup birlikte hareket etmeleri ile ilgili olarak kullanılan bir tabir. Cenâb-ı Hak, Kur'an-ı Kerîm'de: "Hepiniz birden Allah'ın ipine (İslâm'a) sarılın, asla ayrılmayın, " (Âli İmrân, 3/103) buyurmuş ve müslümanları Kur'an'ın etrafında birlik olmaya çağırmıştır. Aslında bütün semavî dinler gibi İslâmiyet de vahdet dinidir. Bu vahdetin (birliğin) temelinde "tek Allah inancı" vardır. İnsanca yaşamanın, huzura kavuşmanın tek yolu birlik ve beraberliktir.
 
            Dinimizin emirleri müslümanlar arasında birliği sağlamağa yöneliktir. Tek Allah'a inanan müslümanların tek bir kitabı, tek bir kıblesi vardır. Her gün beş kere camide cemaatle namaz kılan ve bir araya gelen müslümanlar, birlik olmanın huzurunu duyarlar. Cuma ve bayram namazları da böyledir. Hac ibadeti ise İslâm birliğinin sembolüdür. Dünyanın dört bir tarafından gelen müslümanların, aynı anda Arafat'ta buluşmaları, tanışıp görüşmeleri gönüllerde İslâm'ın birlik ve beraberlik anlayışını kökleştirmektedir.
 
            Sevgili Peygamberimiz bu konuda şöyle buyurmaktadır:
 
"Size birlik halinde bulunmanızı tavsiye eder; ayrılıp dağılmaktan şiddetle kaçınmanızı isterim. Zira şeytan, yalnız başına yaşayan insana yakın olup, beraber bulunan iki kişiden uzaktır. Kim Cennet'in ta ortasında yaşamak isterse, toplu halde bulunmaya baksın." (Tirmizî, Fiten, 7).
 
"Müslüman topluluğundan bir karış da olsa ayrılan kimse boynundaki İslâm bağını çözmüş demektir. " (Tirmizi, Âdâb, 78).
 
"Cemaatten ayrılmayınız. Şunu biliniz ki sürüden ayrılanı kurt kapar. "
 
" Allah'ın yardımı cemaatle (toplulukla) beraberdir. " (Ebû Davûd, Salat, 46).
 
            Bu hadis-i şeriflere ve dinimizin birlik ve beraberlikle ilgili emir ve tavsiyelerine dikkat etmeli ve "cemaatin (birlik ve beraberliğin) rahmet, ayrılığın azap" (Tirmizî, Fiten, 7) olduğu unutulmamalıdır.
 
            Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor: " Allah'a ve O'nun Rasûlüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin, sonra içinize korku düşer ve kuvvetiniz elden gider. Bir de sabırlı olun. Çünkü Allah, sabredenlerle beraberdir. " (el-Enfâl, 8/46).
 
            Toplum düzeni birlik ve beraberlikle sağlanır. Sevgili Peygamberimiz bir hadislerinde, birlik ve beraberlik içinde yaşamanın toplum hayatı bakımından ne kadar önemli olduğunu, birliğin temin edilememesi halinde sosyal bünyede nasıl huzursuzluklar çıkacağını toplumu bir insan vücûduna benzeterek anlatmak istemiştir. Bazı organları hasta olan bir insanın vücudu nasıl zayıf ve güçsüz düşerse; düşmanlıkların yaygınlaştığı,birlik ruhunun kaybolduğu toplumlar da öyle güçsüzleşirler. Bu da düşmanın işine yarar. Bunun için bir milleti yıkmak,isteyenler, önce, o milleti meydana getiren fertler arasında ayrılık tohumları ekerek onları birbirine düşürürler. Birlik ve beraberliklerini bozarlar. Maddî ve manevî güçlerini kardeşlerine karşı kullanan ve düşmanlarını unutanlar kolayca başkalarına yem olurlar. Bu gerçek öteden beri bilindiği için, dünyaya hükmetmiş nice büyük devletler, düşmanları tarafından önce içeriden parçalanmış, sonra yıkılıp tarihten silinmişlerdir. Cenâb-ı Hak yukarıdaki ayet-i kerimede bu değişmez gerçeği hatırlatmakta ve böyle bir akibete uğramamak için Allah'ın ve O'nun Peygamberi'nin emirleri çerçevesinde birlik ve beraberliğin korunmasını emretmektedir.
“Şüphesiz ki, Müminler ancak kardeştirler; öyleyse, kardeşlerinizin arasını düzeltin…” (Hucurât, 10)
“Ey Müminler! Bir topluluk diğer bir topluluğu alaya almasın; belki de onlar kendilerinden daha hayırlıdırlar… Birbirinizi ayıplayıp-karalamayın; birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın…” (Hucurât, 11)
“Ey iman edenler! Birbiriniz hakkında zanda bulunmaktan kaçının; zira zannın bazısı günahtır. Birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın ve kiminiz kiminizi arkasından çekiştirmesin…” (Hucurât, 12)
“Ey iman edenler! İyilik ve takvada yardımlaşın; günah ve düşmanlıkta yardımlaşmayın.”(Maide, 2)
“Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileri(dostları, destekçileri)dir; iyiyi emrederler, kötülükten sakındırırlar, namazı kılarlar, zekât verirler, Allah’a ve elçisine itaat ederler…” (Tevbe, 71)
“Müminler… kâfirlere karşı kararlı ve tavizsiz; ama birbirlerine karşı merhametlidirler…” (Fetih, 29)
“Ey Müminler! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin.” (Nisâ, 144) “Müminler, Müminleri bırakıp kâfirleri dost edinmesinler. Kim bunu yaparsa Allah ile hiç bir dostluğu kalmaz.”(Âl-i İmran, 28)
Bir kısmı “Müslüman Müslümanın kardeşidir” diye başlayan bazı hadislerde de şöyle buyurulur:
“Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu tehlikede yalnız bırakmaz. Kim, kardeşinin ihtiyacını görürse Allah da onun ihtiyacını görür. Kim bir Müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, Allah da o sebeple onu Kıyamet gününün sıkıntısından kurtarır. Kim bir Müslümanı(n ayıbını) örterse, Allah da kıyamet günü onu(n ayıbını) örter.” (Ebu Davud, Edeb 46; Müslim, Birr 58)
“Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona hıyanet etmez, yalan söylemez ve yardımı terk etmez. Her Müslümanın, diğer Müslümana ırzı, malı ve kanı haramdır. (Kalbini işaret ederek) Takvâ buradadır. Bir kimseye şer olarak Müslüman kardeşini hor ve hakir görmesi yeter.” (Tirmizî, Birr 18)
            Müslümanların Müslüman kardeşleriyle ilişkilerinin ciddi anlamda zedelendiği, hatta kardeşlik ve dostluk ilişkilerinin düşmanlık ve nefrete dönüştüğü bir süreçte, Mümin/Müslüman kardeşliğini tahkim etmeye yönelik bazı âyet-i kerimeleri ve hadis-i şerifleri tekrar hatırlamalı ve hatırlatmalıyız. ( Gavs Veli-ül Azam Abdullah Hz. 'KS.' )
 
 
 
 
  Bugün 60 ziyaretçi (69 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol